ARKADAŞ...
Adı Sabri...
Sizden iyi olmasın,iyi bir arkadaşım...
Belki de sizden iyidir,lafın gelişi öyle söyledim..
Uzun zamandır arkadaşız...
Benden daha yaşlı..Aramızda 8 yaş fark var..
Ama arkadaşlıkta o kadar yaş farkı normaldir..
Aslında onunla arkadaş olmadan önce yakınlarım beni uyarmışlardı,aranızda çok yaş farkı var,anlaşamazsınız,ilerde sorun çıkar demişlerdi..Bana benim yaşlarımda arkadaşlar bulmuşlardı ama ben kimseyi dinlemedim,onunla arkadaş oldum..
Zaman zaman sorunlar yaşamıyor muyuz?.Yaşıyoruz..Ama hangi arkadaşlıkta sorun yok ki?...
Ben doğrusunu yaptım..Bence erkekler kendilerinden yaşça büyük erkeklerle arkadaşlık ederlerse daha mutlu olurlar...
Sabri iyi hoş bir arkadaş da, hiç hoşuma gitmeyen,beni sinir eden bir huyu var..
Ne mi o huyu?
Örneklerle anlatayım...
Geçen ay,işyerimde maaşımın ödenmesi biraz geciktirildi...
Bunu anlatıp,dert yandım Sabriye..
Ondan da "Niye öyle öyle yaptılar?..Çok ayıp etmişler" falan gibi sözler bekledim..
Ama o öyle yapmadı...
Zaten bu huyu nedeniyle hiçbir zaman öyle yapmadı..
İşte beni sinir eden huyu bu...
Ben "Maaşı geciktirdiler" deyince, "Olsun..Belki paraları yoktur...Belki başka biyere acil ödemeleri vardır...Verirler...Böyle şeyleri kafaya takma.." dedi..
Bunu,beni sakinleştirmek,teselli etmek için yaptığını düşünüyordum.Kafaya takıp da,mevzuyu büyütmeyeyim,sinirlenip işten çıkmayayım,işsiz kalmayayım diye yapıyor,kendince de doğru yaptığını düşünüyordum.Ama bu benim hiç hoşuma gitmiyordu..
Sen,benim arkadaşımsın,patronumun değil.Beni desteklemen gerekir,patronumu değil..
Gerçekten sinir bozucu...
Bunu sadece bana yaptığını düşünsem,bana gıcıklığına yapıyor diyeceğim ama değil..Herkese yapıyor...
Anlaşılsın diye abartayım :
Değilim ya,mesela evli olsam..
Karım beni aldatmaz ya,mesela aldatsa..
Ve ben bunu Sabri'ye anlatsam "Karım beni aldatıyor Sabri" desem,eminim şöyle diyecek :
"Olsun.Canı çekmiştir.Bikereden bişey olmaz.Böyle şeyleri kafaya takma.."
Bunu da beni sakinleştirmek için,olay çıkarıp da karıma da,kendime de zarar vermeyeyim diye yapacak...
-- Ama Sabri,karım beni hem de tanıdığım bi arkadaşımla aldatıyor!
-- Olsun..Başka birini bulamamıştır...Böyle şeyleri kafaya takma...
-- Ama üstelik de benim evimde,benim yatağımda aldatıyor!
-- Olsun...Ev bulamamıştır,yatak bulamamıştır...Böyle şeyleri kafaya takma...
1919 yılında yaşıyor olsak, Sabriye,
-- "Sabri Yunan İzmir'e girdi.." desem,ne dediğimi bile anlamadan,
-- "Olsun...Girecek başka biyer bulamamışlardır.Çıkarlar.Böyle şeyleri kafaya takma..." diyecek,adım gibi eminim..
Yunanı sevdiğinden değil de,sırf ben sinirlenip de İzmir'e giderek,Yunana dalıp kendime zarar vermeyeyim diye..
Babam,çok sık ve çok fena döverdi çocukken beni..
Bazan dertleşiriz Sabriyle,ben bundan söz ederim, babamdan yediğim dayakları anlatırım,
"Olsun...İşyerinde bişeye canı sıkılmıştır..Böyle şeyleri kafaya takma.." der..
-- Hangi işyeri?..Çalışmazdı ki babam...Üç gün çalışırdı,üç ay yatardı..
-- Olsun.İş bulamamıştır.Böyle şeyleri kafaya takma.Babandır,döver de,sever de...
-- Ama hiç sevmezdi,hep döverdi..
-- Olsun..Babandır.Döver de,döver de.Böyle şeyleri kafana takma...
Halbuki onun babası benimkinden betermiş...
Yeri gelince anlatır. "Babamın bana bir kere sarıldığını,bir kere başımı okşadığını hatırlamıyorum" der,sırtında kırdığı elbise askılarını anlatır ama yine de babasını yere göğe koyamaz,babam der,başka bişey demez..
Ya mazoşist,
Ya yalan söylüyor..
Veya hakkaten çok yüce gönüllü...
Ben o konuda onun kadar yüce gönüllü değilim..
Benim gönlümün büyümesi yediğim ilk dayaktan sonra durdu.Döverken gönlüme gönlüme vururdu babam..
Bir baba için,çocuğunun sevgisi kadar büyük sevgi,nefreti kadar büyük nefret yoktur...
Şu anda kafanızı kaldırın ve yemek masasında ders çalışan çocuğunuza bakıp,bunun doğru olmadığını söyleyin?
Bu yazıyı okumayı bitirince de,her nerede olursa olsun,kaç yaşında olursa olsun,çocuğunuzu arayın ve ona sadece,onu sevdiğinizi söyleyin..
(Şaka şaka...Öyle tuhaf bişey yapmayın..Öyle şeyler bizim kültürümüze ters..Kurban bayramında ziyaretinize geldiği zaman,sıkı sıkı sarılırsınız,onu sevdiğinizi anlar.)
Sabriyle bazan "kim babasından daha çok dayak yedi" yarışı yaparız.
O "Benim,babamdan yediğim dayakları birbirine eklesen,boğaza,bağlantı yolları dahil,iki yeni köprü olur"der.
Ben "Benimkiler,dünyanın çevresini iki kere dolaşır..Sonra beş dakka dinlenir,iki kere daha dolaşır" derim...
Bu huyunda amacı kötü olmasa bile,her seferinde karşı tarafı tutmasına,benden yana bikaç cümle söylememesine,benim fikrime bir kez olsun bile katılmamasına sinirlenirim..Sen babamın arkadaşı değilsin ki,benim arkadaşımsın...
Bazan bekarlıktan dert yanarım, "İki yakamı bir araya getirip de evlenemedim bitürlü" derim,
"Boşver,ne yapacaksın evlenip de?..Bekarlık gibisi var mı?..Hesap soranın yok,sorumluluğun yok,kafana göre takılıyorsun,bundan güzel bişey var mı?." der.
Bi ara evliliğin eşiğine gelmiştim, bu sefer de "İyi yapıyosun.Evlilik gibisi yok.Sorumluluk şart.Düzenli bir hayatın olur,huzurun olur, evdeki huzur,mutluluk budur" gibi şeyler söylemişti...
Fakirlikten dert yandım, "N'apıcan zengin olunca?.Görüyoruz,okuyoruz,seyrediyoruz,enginlerin hepsi mutsuz...Boşver zenginliği,parayı pulu,azıcık aşım kaygısız başım..Para mutluluk getirmez.İnsanın gönlü zengin olmalı.." dedi.
Başka bir gün,yeri geldi aynı şeyi ben söyledim,bu kez "Yok yahu..Oldu mu zengin olmalı insan..Bi giydiğini bi daha giymemeli...Bikere geliyorsun dünyaya,nimetlerinden yararlanmadan,gezmeden,görmeden,pahalı yemekler yemeden,lüks mekanlara takılmadan tadı çıkar mı hayatın?.Şans yok bizde anasını satayım,fakir geldik,fakir gideceğiz." dedi...
Yalnızlıktan dert yandım,"Yalnızlık gibisi var mı be?..Keşke ben de biraz yalnız kalabilsem..Ne güzel,kafa dinliyorsun işte.." dedi.
Gün oldu yalnız kalamamaktan,kalabalıklardan şikayet ettim "Yalnız kalıp ne yapacaksın?..Kendinle mi konuşacaksın?..Yalnızlık Allaha mahsustur...Yalnız kaldın mı,kötü düşünceler üşüşür kafana..Yalnız kalma..İnsanlarla birlikte ol,harala gürele,kendi dertlerini unutursun.." dedi...
Bigün "Aşk yok hayatımızda aşk.." dedim."Bela mı arıyorsun başına?" dedi.
Başka bigün kendisi içkiyi fazla kaçırınca "Aşksız geçen ömrüme yazıklar olsun!." diyerek masaya yumruk attı,leblebi tabağını yere düşürdü...
Bigün "Hayat çok anlamsız,yaşamak yorucu" dedim..."Olur mu canım..Kaldır kafanı etrafına bak.Pırıl pırıl güneş,cıvıl cıvıl insanlar,kuşlar,böcekler,hayat herşeye rağmen yaşamaya değer.." dedi..
O gece gittik yattık,gece üç'te telefonum çaldı,arayan Sabri'nin oğlu...Sabri pijamalarıyla çatıya çıkmış, "Bıktım artık yaşamaktan" deyip atlamak üzereymiş. "Sen onun en iyi arkadaşısın,seni dinler,gel de ikna et,yoksa atacak kendini.." dedi oğlu..
Koştum gittim,aşağıdan "Çok doğru yapıyorsun Sabri..Atla kurtul bu kahrolası dünyadan!.." diye seslendim,beş dakka sonra giyinip yanıma indi "Yok be ya...Yaşamaktan vazgeçilir mi?..Hayat güzel,yaşamak güzel..Hadi gidelim biyerde çorba içelim.." dedi...
O zaman anladım...
Sabri'nin beni sakinleştirmek,teselli etmek gibi bir derdi yokmuş meğer..
Sabri,insanın zıddına gitmekten hoşlanan biri.Bundan zevk alıyor...
Fikir üretmiyor,başkalarının fikirlerine karşı çıkarak varoluyor..
Sonraki sohbetlerimizde de farkettim ki,konuşmayı hiç o başlatmıyor..
Geçmişte,büyük ihtimal çocukluğunda,her konuştuğunda terslenmiş,ağzından çıkan her söz büyükleri tarafından gerisin geri ağzına tıkılmış,söylediği hiçbir şey kabul görmemiş,onaylanmamış ve mütemadiyen her söylediğinin tersi söylenmiş..Bu korku,içinde,onunla birlikte büyümüş,bugün bile,terslenirim diye ilk konuşan olmaya,sohbet başlatmaya,kendi fikirlerini söylemeye çekinir olmuş...
Öte yandan da,yine büyük ihtimal babasının,kendisine yaptığı bu korkunç şeyin bilinçaltında biriken intikamını,başkalarının söylediklerini onaylamayıp,tersleyerek,hep zıddına giderek,fazla kırmadan,arkadaşlık kalıbı içinde başkalarını aşağılayarak alıyor..
Böyle olduğunu anlayınca arkadaşlığımız yoluna girdi Sabriyle...
Çünkü dedim ya,sohbeti hiç o başlatmıyor.Hep ben başlatıyorum ve benim sözlerimin uygun bir yerinden yakalayıp,bana karşı çıkarak,sohbeti bana zehir ediyordu.
Ama artık bunu yapamıyor..
Çünkü artık aramızdaki sohbeti hiç ben başlatmıyorum..
Susuyorum..
Sadece susuyorum ve onun bir konu açmasını bekliyorum..
Sohbeti ilk başlatan olmadığı için,o da susuyor...
Hiç konuşmadan arkadaşlık ediyoruz..
Konuşmadan bi aşağı bi yukarı mahalleyi,ara sokakları dolaşıyoruz,yol kenarındaki yeni yapılan inşaatlara bakıyoruz..
Sonra aralarda konuşmadan kahveye geliyoruz,konuşmadan çay içiyoruz,sonra o,saatine bakıyor "Ooo,akşam olmuş..Ben gideyim.." deyip,evine gidiyor...
Çok sevdim Sabri'yle bu yeni arkadaşlık halimizi..
Arkadaşlık yapmadan arkadaşlık yapıyoruz...
Demek ki arkadaşlarımızla yaşadığımız bütün sorunların sebebi,onlarla arkadaşlık yapmamızmış..
Size de tavsiye ederim..
Arkadaşlarınızla iyi arkadaş olmak istiyorsanız,arkadaşlarınızla arkadaşlık yapmayın..Arkadaşlarınızla arkadaşlık yapmazsanız,arkadaşlarınızla çok iyi arkadaş olursunuz....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder