EKSTREM...
Geçtiğimiz yıllarda televizyonda haberlerde dinlemiştim.İzmir'de bir dağda 19 dağcı mahsur kalmıştı.
Biri dışında hepsi sağ salim kurtarılmıştı...
Ölene Allah rahmet eylesin,kurtulanlara geçmiş olsun ama,
Dağcılıktan hiç anlamayan,hiç ilgi duymayan biri olarak merak ediyorum :
Ne vardı o dağda?...
Bütün dağcılara soruyorum : Ne var o çıktığınız dağlarda?..
Niye çıkıyorsunuz?..
Çok şükür daha büyük bir tehlikeden dönmüşsünüz ama neden çıktınız o dağa?..
O dağın tepesinde her derde deva bir bitki vardı da,onu toplamaya mı çıktınız?..
Ondokuz kişi birden bir bitkinin peşine,kış kıyamette,o tehlikeye değer mi?
O bitkinin muadili tıpta mevcut değil mi?..
Aya gidersin,Mars'a gidersin,bir amacın vardır.Oralarda hayat var mı?.Varsa hayat pahalı mı?..Doğru dürüst yaşanılabilir mi?..Doğru dürüst ölünebilir mi?..Bilimsel araştırma yaparsın..
Peki,dağda ne var?..
Çıktığın dağa mı yerleşeceksin?
Çıkıyorsun,sonra iniyorsun..
Ben bu güne kadar hiçbir dağcının çıktığı dağda kaldığını duymadım.
Yoksa yerleşecek güzel bir dağ mı bulamıyorlar?.
Çıkıyorsun,beğenmiyorsun,iniyorsun,sonra başka bir dağa çıkıyorsun...
Nereye kadar?..
Ömrün yerleşecek bir dağ aramakla mı geçecek?..
Dağların tepesi yerleşecek kadar güzel olsaydı Nasuh Mahruki şimdi bir dağın tepesinde yaşıyor olurdu..
Adam Everestin tepesine çıkmış,orayı bile beğenmemiş, inmiş..
O zaman nedir derdiniz?.
Spor...
Futbolun,voleybolun,basketbolun nesini beğenmiyorsun?
Onlar kesmiyor mu?
İlle daha heyecanlı,daha uç sporlar mı olacak?.
Uç spor yapacağım diyorsan,futbol oyna ama ileri uçta oyna!.
Her an golle burun burunasın.Al sana heyecan!..Al sana adrenalin!..Atsan ayrı bi adrenalin,kaçırsan ayrı bi adrenalin.
Yok efendim ille "Ekstrem spor"olacak...
Başkalarından farklı olacak..
Ne olacak ekstrem olunca?.
Ekstrem olacağım diye tırmandığın dağda tipiye yakalandın,öldün,hoca sordu : Merhumu nasıl bilirdiniz?
-- Çok ekstrem bilirdik!!.
-- Bu ekstrem kardeşimize hakkınızı helal ediyor musunuz?
-- Ediyoruz!.
Bu mudur?...
Öldükten sonra arkandan birkaç kişi ekstrem diyecek diye,hayatını tehlikeye atmaya değer mi?..
Ayrıca geride kalanlara faydası da yok.Eşine,kızına kalacak bir ekstrem maaşı var mı?.Yok.
-- Anne,baba bakın,siz bana adam olamazsın demiştiniz ama ben ekstrem oldum!.
-- Oğlum,biz sana ekstrem olamazsın demedik,adam olamazsın dedik...
Bir kere ekstrem sporlar bize uygun değil..Çünkü "Ekstrem" Türkçe değil..
Bir siyasetçimiz "Bizde Diktatör olmaz çünkü Diktatör Türkçe değil" demişti.
Bu da öyle..
Ekstrem,latince "Extremus" kelimesinden batı dillerine, oradan da Türkçeye geçmiş.
Direk Türkçeye gelseydi biz kesinlikle almazdık.
O da zaten onu bildiği için Avrupa üzerinden gelmiş. Avrupalıyım diye kandırmış bizi..Bizim Avrupa hayranlığımız var ya?..
Yapmayın.Gençsiniz,önünüzde uzun yıllar var.Girin bir işe çalışın.Amacınız ekstremlikse,ne ekstrem meslekler var,adrenalin salgılamaktan böbrekleriniz patlar.
Benim kardeşimin oğlu Ekrem..
Onbeş senedir makine-kalıp işinde,bir fabrikada çalışıyor..Günde oniki saat makinanın başında ayakta..Bir hafta gece,bir hafta gündüz..
Evde üç tane çocuk..Karısı var..Kayınvalidesi de onlarla..
Ayrıca karısından habersiz başka bir kadınla da ilişkisi var,ona da ev tutmuş,kirasını ödüyor,yediriyor,içiriyor..Yakında ondan da çocuğu olacak..
Bu zamanda bir eve bakmak zorken,çocukcağız gecesini gündüzüne katıyor,mesailere kalıyor,iki evi geçindirmeye çalışıyor.
Yazık değil mi?..
Buna rağmen hiç şikayet etmiyor,iki evi arasında gidip geliyor,kimseyi aç bırakmıyor...
Dağcılığın amaçladığı herşey Ekremde iki katı.
Dayanıklılık desen,dayanıklılık..Özgüven tavan yapmış,kararlılık terasa çıkmış...Heyecan,korku,cesaret üçü birarada : Sadece Ekremin değil,o fabrikada makina başında çalışanların çoğunun parmaklarında ikişer üçer tane eksik var...
Ekstrem olmak mı daha zor,Ekrem olmak mı?
İddia ediyorum,bizim Ekrem bu ağır koşullardan sonra,öyle dayanıklı hale gelmiştir ki,senin yirmi günde tırmana tırmana çıktığın dağa,koşarak bir saatte çıkar...
Galiba sen de,böyle koşullardan,böyle koşulları yaratanlardan uzak durmak için kendini dağlara vuruyorsun...
Ama yapmayın evladım,anneniz babanız üzülüyor siz dağa çıkınca..
Fırtınaya yakalanırsın..Çığ düşer..Yıldırım çarpar..Karşına vahşi hayvan çıkar..İnerken ayağın kayar düşersin,kolunu bacağını kırarsın...Bi kol,bi bacak kolay mı yetişiyor?..
Hiç bir anne çocuğunun öyle tehlikeli işler yapmasını istemez.Her anne çocuğunun sigortalı bir işe girip düzenli bir hayatının olmasını ister...
Dağcılık yapmayın demiyorum.Yapın ama bütün gençliğinizi o dağ senin,bu dağ benim,dağların tepelerinde geçirmeyin..
Çıkın bir elli metre,inin..
Ertesi gün çıkın yine elli metre,inin..
Aynı elli metreyi yüz sefer çıkıp inseniz,toplamda beş bin metre çıkmış olursunuz.Beş bin metre az mı?..
Eğer,habire dağlara tırmanmanız,içinizdeki bazı gizli arzuların baskısından kaynaklanıyorsa,bulun şöyle güzel,hanım hanımcık bir kız,evlenin...
Bizim gençliğimizde öyle derlerdi.Bazı arzular depreşince "Duvarlara tırmanıyorum" denirdi.
Siz,dağlara tırmandığınıza göre,belki de ekstrem olan siz değilsiniz,arzularınız ekstrem hale gelmiştir...
Bu konuda da utanmayın çocuğum,bu doğal bir şeydir.Doğa zamanı gelince hepimizin evlenmemizi,sigortalı bir işe girip yuva kurmamızı ister..
Ayrıca,dağcılıktaki heyecanı evlilikte de bulabilirsin : Dağlar,tepeler,soluk soluğa kalma,zirveye ulaşma...
Zirveye ulaştıktan sonraki zafer hissi..Mutluluk...
Ayrıca,dağcılar hiç alçakgönüllü değiller,hiç mütevazı değiller...
Neden böyle bir yargıya varıyorum?
Çok açık değil mi?..
Hepsinin gözü yükseklerde...
Tek amaçları,zirveye tırmanmak,dağların en yüksek yerine çıkmak..
Alçakgönüllü bir insan,mütevazı bir insan,yukarı çıkmaz,aşağı iner..
Amacın spor yapmaksa,dünya üzerinde bir sürü çok derin çukurlar var.Niye dağa çıkacağına,o çukurlara inmiyorsun?..
Çünkü alçakgönüllü değilsin..
Senin amacın spor yapmak değil,dağın zirvesine çıkıp millete hava atmak.
Kimbilir çocukluktan kalma hangi kompleksin sonucu?
Çocukken arkadaşların mahalledeki yüksek yüksek ağaçlara çıkarken sen korktun,çıkamadın,onları uzaktan seyrettin..
Seninle dalga geçtiler, "Korkaak..Korkaaak" dediler..
Şimdi,çocukken çıkamadığın o ağaçlardan çok daha yükseklere çıkarak korkak olmadığını bütün dünyaya kanıtlamaya çalışıyorsun..
Ama artık çok geç...
Dünya bunu yutmaz..Dünya bu oyuna gelmez...
Bu kompleks,bu hırs,seni dağcı yapar ama benim gözümde,ne sağ gözümde,ne de sol gözümde insan yapmaz.
İnsan olmanın birinci koşulu mütevazı olmaktır..
Gerçek bir alçak gönüllü doğa sporcusu,dağa çıkmaz,çukura iner.
Amacı sadece spor yapmak bile olsa,millet yanlış anlar,hava atıyor derler diyerek dağa çıkmaktan vazgeçer..
Peki sporu bırakır mı?..Hayır...Gider,alçakgönüllü kişiliğine en uygun spora yönelir,çukura iner...
Al sana "Guam çukuru..."
Mariana çukuru da diyorlar...
(Desinler boşver...)
Guam çukuru,denizin ortasında,dünyanın en derin çukuru...Derinliği Everestten bile fazla..
Hiç olmazsa Everest'e çıktıktan sonra git bir de Guam'a in,dedikodu yapanların ağızlarını kapa.Desinler ki "Evereste çıktı ama Guama da indi.."
Hiç olmazsa dengeyi sağla..
Sen böyle sürekli dağlarda,sürekli zirvelerde,insanlara yukardan bakarsan,kötü bir duruma düştüğün zaman yanında bir tek arkadaş bulamazsın ben sana söyliyim...
Dünyaca ünlü yönetmen James Cameron bile,
Ünü,tel örgü mel örgü dinlememiş,sınırları aşmış,
Terminatör,Titanik,Avatar gibi,içinde "t" harfi bulunan filmlerin başarılı yönetmeni James Cameron bile,Guam çukuruna indi..
James Cameron istese Everest'e çıkamaz mıydı?..
Onun gibi bir adam için Everest,çıkılan değil,inilen bir yer olurdu.
Özel Helikopteriyle inerdi Everestin tepesine..
Ama o ne yaptı?.Dağ yerine çukuru tercih etti,kitlelere örnek olmak için,gitti onbir bin metre derinliğindeki Guam çukuruna indi...
Çünkü adam alçakgönüllü...
İstese Guam çukuruna da özel helikopteriyle inerdi..
Ama o bunu yapmadı.O da herkes gibi denizaltı aracına bindi.
İşte bu denli sıradan olabildiği için o denli büyük bir yönetmen..
Denli olmak kolay değil..
Madem çukurlara inecek kadar alçakgönüllü olamıyorsun,dağlara çıkacak kadar da kibirli olma..
İlle spor yapacağım diyorsan,ikisinin ortasını bul,git düz bir arazide yürüyüş yap..
Ama yürüyüş yap.Koşma.Hava atıyor derler.
Birşeyi abartırsan,hava atıyor damgasını yersin...
Dağcılık konusunda son olarak şunları söyleyebilirim :
Olaya hiç dağların açısından bakmıyoruz..
Dağlar,tepelerine çıkılmasından hoşlanıyorlar mı bilmiyoruz.
Ben sekiz bin metrelik bir dağ olsam,birbuçuk-iki metre arası birinin tepeme çıkıp da sanki büyük bir zafer kazanmış gibi havalara girmesi hoşuma gitmezdi.
Tepeme çıktın da ne oldu?..
Tepeme çıktın diye boyun mu uzadı?.
Aşağıya inince sen yine birbuçuk metre olacaksın,ben hep sekizbin metre kalacağım...
Mesaj...
Bu yazıdan zorlayarak çıkaracağımız bir mesaj varsa,o da şudur :
"Hiç kimse başkasının tepesine çıkarak yükselemez.Kişi ancak kendi tepesine çıkarak yükselebilir"
Veya,mesaj çıkaracağız diye hiç zorlamamalıyız...
(Tabii ki bu bir şaka yazısı..
"Kişi,ulaşamadığı cesarete,aptallık dermiş.."
Cesaretleri itibarıyla,bütün dağcılara parantez içinde de olsa saygılar sunuyorum)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder