HALK KOKUSU...
Geçenlerde işyerime giderken arabam bozuldu..
Şoförüme izin vermiştim,arabamı ben kullanıyordum..
Taksi de göremeyince,toplantıma geç kalmamak için,o yöne giden bir otobüse bindim..
Bindiğim otobüs "Halk Otobüsü"ymüş...
Hani "Halk" var ya,duymuşsunuzdur...
Sabahın köründe yollara dökülürler,otobüslere,minibüslere tıkış tıkış doluşup işlerine giderler,çoluk-çocuk 4-5 kişi küçücük evlerde yaşarlar...
4-5 kişi,o küçücük 60-70 metrekare evlere nasıl sığıyorlar anlamıyorum..
Benim evim 750 metrekare,inanır mısınız,o 750 metrekare evde bile bazen daralıyorum,sıkılıyorum,duvarlar,duvarlardaki pahalı tablolar üstüme üstüme geliyor...
(Ben resim sanatını çok severim..İyi kazandırır..
Özellikle yeni tanınmaya başlamış yaşlı,hastalıklı ressamları takibe alırım,onların yaptıkları tabloları ucuza kapatırım,ressam ölünce de aldığım o tabloları 50 katına,100 katına satar,çok para kazanırım...
Tablo,ressamı öldükten sonra çok değer kazanır..
O Van Gogh'lar, man gohlar, yaşarlarken çok sıkıntı çektiler,tek bir tablo bile satamadılar,ölünce bütün tabloları kapış kapış gitti,ancak öldükten sonra biraz para kazanabildiler de rahat ettiler...)
Şehirdeki 750 metrekare ev bana dar gelince,kendimi Bodrum'daki yazlık evime atıyorum..
Orası biraz daha büyük.10 dönüm bahçesi var.Yazın kalıyorum,kışın da bahçeyi köylülere kiraya veriyorum,ekip biçiyorlar,evin masrafları çıkıyor...
750 metrekare evde insan nasıl sıkılır,daralır,şaşırıyorsunuzdur...
Ben de şaşırıyorum..
Halbuki evim çok güzel...
Bir gün bir gazetede bir haber okumuştum..
Amerika'lı sinema oyuncusu Leonardo Di Caprio,10 milyon dolara yeni bir ev almış..Aldığı ev tamamen sağlıklı uygulamalarla donatılmış..Banyodaki duştan akan sular vücut için faydalı mineraller ve "C" vitamini içeriyormuş..Bu sular,cildi daha sağlıklı ve parlak hale getiriyormuş..
Leonardo Di Caprio zaten parlak bir çocuk,neden daha da parlamak istedi anlamadım ama hoşuma gitti,ben de Amerika'dan "Uygulayıcı" getirtip aynı uygulamanın daha iyisini kendi evime yaptırdım..
Şimdi benim de duşumdan sadece "C" vitamini değil,vücut için yararlı bütün vitaminler akıyor..
Bu uygulamanın proteinlisi çıkarsa onu da yaptıracağım...
Evime başka uygulamalar da yaptırdım..
Mesela tuvalete "Titreşimli Klozet" yaptırdım..
Klozete oturduktan sonra,kıçınızı tanıyan,Akıllı Klozet,titreşmeye başlıyor.O titreşim, kalça kaslarını yumuşatıp,barsakları hareketlendiriyor,büzüğü genişleterek ıkınmasız bir boşaltım sağlıyor...
Ayrıca evim "Akıllı Ev" uygulamasının en son örneklerinden..
Mesela eve hırsız girerse, ev,cep telefonunuza mesaj yolluyor,siz polise haber verip eve gelene kadar da,hırsızı lafa tutup oyalıyor...
Neyse efendim,
Halk otobüsüne bindim..
İlk kez halkın bindiği bir otobüse biniyorum..
Halkın arasına pek girmem.Girersem,çıkamam diye korkuyorum..
Şoföre parayı uzattım,şoför "Para geçmiyor" dedi..
Bravo...Tebrik ederim...Demek ki beni biyerden tanıyor,bana saygı duyuyor,para almıyor, "Senin paran burda geçmez" diyor..
Arkaya doğru yürürken de arkamdan yüksek sesle"Beyefendi!..Beyefendi!.." diye seslendi..
Demek ki benim beyefendi kişiliğimden etkilenmiş,onun için para almamış..
Yanına gideyim, teşekkür edeyim dedim ama şoförün önünde "Şoförle konuşmayınız" yazıyor..
Neden acaba?..Şoför yanlış birşey yaptı da, Otobüs İdaresi şoföre konuşmama cezası mı verdi ?..
Otobüsün içi çok kalabalık, oturacak hiç yer yok..
Bir kaç durak sonra ayakta da yer kalmadı..
Ben otobüsün orta bölümünde "Sahanlık" denilen yerdeyim..
"Sahanlık" Arapça kökenli bir kelimedir,"Sah" kökünden türemiştir..Sahan : geniş alan demek.
Mesela, Sahra : Geniş çöl demek...
Mesela, Sahanda yumurta : Geniş alanda yumurta...
Mesela, sahtekar : Onu bunu dolandıran şerefsiz pezemenk demek...
Otobüste artık adım atacak yer de kalmadı..Herkesin vücudu birbirine yapışmış,hava da sıcak,herkes terliyor,otobüsün içinde bir koku,bir koku dayanılır gibi değil...
Aman Allah'ım, bu halk hiç yıkanmaz mı ?..
Ben günde üç sefer yıkanıyorum,o kadar zahmetlere girip taa Amerika'lardan vitaminli sular getiriyorum, c vitaminli suyla yıkanıp,mineralli suyla durulanıyorum,bu halk niye tembellik edip de, benim yaptığımı yapmıyor anlamıyorum?..
Midem bulandı,yüzümü buruşturdum,elimle burnumu kapattım,yanı başımda dikilen genç bir adam,kokudan rahatsız olduğumu anladı "Ne oldu beyefendi, halkın kokusundan rahatsız mı oldunuz?" dedi.. "Sen bu halkın kokusunu parfüm yap da,sabah akşam üzerine sık!...Bizim halkımız emek kokar,çile kokar,özgürlük kokar,demokrasi kokar,aşk kokar,sevda kokar..."
Saydığı şeyler hakkında en ufak bir fikrim yok..
Ben sadece paranın kokusunu bilirim,iyi alırım..
Baktım adam devrimci,bıyıklarından belli..Yanlış bir şey söylersem yumruğu çakıp beni de devirecek,arkamı döndüm...
Arkamı dönünce başka bir adamla birbirimize yapıştık..
Kolunu kaldırmış yukarıdaki kayışa tutunmuş,uzun boylu da bir adam,benim boyum adamın koltuk altına denk geliyor,koltuk altından yüzüme doğru dayanılmaz bir koku yayılıyor...
Bu mu deminki genç adamın dediği demokrasi kokusu?...
Eğer buysa, bu kadar demokrasi bana fazla..
Adamın koltuk altından yüzüme yayılan demokrasi kokusundan bayılacağım neredeyse..
Otobüs sallandıkça da suratım adamın koltuk altına çarpıyor,yüzüm sırılsıklam oldu..
Yer veren de yok...
Otobüste "Lütfen hamile kadınlara,yaşlılara,gazilere yer veriniz." falan yazıyor ama "Lütfen zenginlere yer veriniz" diye bir yazı yok...
Nedir bu zengin düşmanlığı anlamıyorum..En çok parayı biz kazanıyoruz yine de takdir görmüyoruz...
Milim milim otobüsün arkasına doğru yürüdüm..
Sonunda tekerleğin üzerindeki karşılıklı dörtlü koltuklardan birisi boşaldı,hamle yapan önümdeki adamı ittirip oturdum..
Ama oturduğum koltuk ters tarafta.Otobüs bu tarafa gidiyor,ben öbür tarafa bakıyorum..
Hiç de öyle gidemem..Başım döner,midem bulanır..
Otobüs ne tarafa doğru gidiyorsa, o tarafa doğru oturmak lazım..İlerleme hangi yöne doğruysa,yüzünü o yöne çevireceksin...
Gerçi yüzün ne tarafa dönük olursa olsun,hepimiz aynı otobüsteyiz,hepimiz aynı yöne gidiyoruz..Otobüs Kadıköy'e giderken,sen ters oturuyorsun diye Pendiğe gitmezsin...
Ama böyle de oturamıyorum..Sıkışık trafikte otobüs bir durup bir kalktıkça,benim de midem bir durup bir kalkıyor..
Karşımda bir karı koca oturuyor,kadın hamile...
Bir ara otobüs aniden fren yaptı,otobüs fren yapınca ben baston yutmuş gibi arkaya doğru yaslandım..Sonra otobüs aniden kalktı,kendimi tutamadım,midemin bulantısını daha fazla bastıramadım,içimde ne varsa, karşımdaki hamile kadının üzerine boşalttım,çok afedersiniz...
Ne yedimse...
Kadının yanında oturan kocası da ayağa kalktı,bana bir girişti,Allah ne verdiyse...
O olaydan sonra bir daha halkın içine girmedim..
Ama benim için tecrübe oldu,halkı yakından tanımış oldum..
Ama hiç beğenmedim halkı..Çok kirlenmişler..
Ben hayatımda hiç bu kadar suya-sabuna dokunmadan yaşayan bir halk görmedim..
Kendi kendilerine mi kirlenmişler,birileri mi kirletmiş bilmiyorum ama hiç kimse ne kadar kirlendiğinin farkında değil.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder